Ergenlerde Madde Bağımlılığı
MADDE BAĞIMLILIĞI
Büyük bir sorun olan madde bağımlılığı, günümüzde ergen olan bireylerde sıklıkla görülmektedir. Bu durumun genel sebepleri aile yapıları, toplumsal problemler ya da yaşadıkları psikolojik ve fiziksel sarsıntılardan dolayı ortaya çıkmaktadır.
Bu makale PDR Uzmanı Zeynep Fidan tarafından sitemiz için hazırlanmıştır.
ÖZET
Madde bağımlılığının ergenler de sık görülmesinin nedenleri arasında gelişimsel açıdan bulundukları dönemin kişilik özelliklerinin risk oluşturmasıdır. Benlik saygıları, dönemin içerisinde üst derece kaygı düzeyleri ve bu dönemde ergenlerde depresyon gibi problemler yaşamaları zararlı madde kullanımını arttırabilmekte ve bu madde kullanımı etkisiyle oluşan problemlerde de artışlar görülmektedir.
Madde bağımlılığı tedavisi mümkün olan bir hastalıktır. Sağlık hizmetlerinde ve sosyal hizmetlerde her daim önemsenmektedir. Madde bağımlılığıyla ilgili önleyici çalışmalar yapılmaktadır. Fakat bununla birlikte bağımlılık artmaktadır. Bu duruma engel olabilmek için dünya genelince önemli derecede bilimsel çalışmalar yapılmalıdır.
Madde bağımlılığının tedavisi için rehabilitasyon merkezlerinin iyileştirilmesi gerekmektedir. Var olan birçok rehabilitasyon merkezlerinde eksiklikler ve ihmaller olduğu görülmekte ve bu durumu iyileştirme yönünde adımlar atılmalıdır.
1.GİRİŞ
İçinde bulunduğumuz yüzyılın sorunlarından biri olan zararlı madde kullanımı ülkemizde sık görülmektedir. Bunun en önemli sebebi de ülkemizin jeolojik konumundan kaynaklanmaktadır.
Bu zararlı maddelerin sık kullanılması, bilinçte maddeye ilişkin oluşan meşguliyet, maddenin aşırı dozda kullanılması, psikolojik bunalımlar ve fiziksel yoksunluklar gibi olumsuz belirtilerin birkaçının bir arada olmasıyla madde bağımlılığı gerçekleşmektedir. Madde bağımlılığına sebep olan zararlı maddeler ülkemize yasal olmayan yollarla girerek bireylerin maddelere kolay ulaşımı sağlanmaktadır. Bunun aksine bazı yasal olan maddelerin de dozunun ve bu maddelerin farklı kullanım yöntemleriyle de kişiler bağımlılık etkisi altında kalmaktadır.
Günümüzde madde kullanımı özellikle ergen olarak tanımladığımız grup içerisinde kalan okul çağı bireylerde sıkça rastlanmaktadır. Ergenlik dönemi, bireylerin yaşamlarının en kritik dönemlerdendir. Bu dönemde fiziksel ve zihinsel olarak değişim ve gelişimin farklı olarak yaşandığı süreçtir. Bireyler artık ailelerinden ayrı olma eğilimi göstermektedirler. Kişilerin kendi başlarına hayat sürme isteği içerisinde olmaları ruhsal olarak bir bunalım süreci yaşamaya meyilli hale getirebilmektedir.
Ergenlik yıllarında olan bireyler ortaöğretim dönemlerinde; yasal ya da yasa dışı olan bağımlılık etkisi yaratan maddeler ile karşılaşma olasılığının ergenlik dönemi dışındaki zamanlara kıyasla çok fazla risk faktörü taşımaktadır.
Ergenlik dönemi; bireyin fiziksel, bilişsel ve duygusal olarak yaşanılan pek çok ani ve hızlı değişiminden dolayı sağlıklı bir şekilde bu dönemin atlatılması gerekmektedir. Sağlıklı atlatmak kolay bir süreç değildir ve ergen kişiliğin tek başına mücadelesi ile mümkün olmayıp çevresinde ki; okul, aile, arkadaş gibi faktörlerin yardımcı etkenliği yüksektir.
2.TANIMLAYICI GENEL BİLGİLER
2.1.Zararlı Madde Nedir?
Beynin görevlerinin yanı sıra bütün bedenin yapılarına tesir etkisinde bulunarak, süreç ilerledikçe organ işlevlerinde kalıcı olumsuz değişikliklere sebep olarak, psikolojik ve davranışsal problemler oluşturan, ömür boyunca ihtiyaç duyulmayan, doğal ve ya doğal olmayan, geçici bir iyi olma halini gösteren bütün maddelerdir.
2.2.Zararlı Madde Kullanımı Nasıldır?
Bireyin kendine zarar vermesinin etkisiyle çevresine de zarar verebilecek kadar maddenin dozunun fazla kullanılmasıdır. Birey zararı görmesine rağmen maddeyi kullanmaya devam etmesiyle ailevi ilişkileri, arkadaşlık ilişkileri ve okul yaşantısına olumsuz etkilerinin beraberinde yasal olarak da sorunlar ortaya çıkmasıdır.
2.3.Madde Bağımlılığı Nedir?
Bireyin kullandığı zararlı maddeyi birkaç kez bırakma isteğinde bulunmasına karşın sonuçsuz kalması bunun da aksine maddenin dozunu gitgide arttırması, maddeden vazgeçtiğin de kişide yoksunluk gibi hislerin belirmesi, kişi maddenin yarattığı zararı bilmesine rağmen maddeyi kullanmaya devam etmesi ve hayatının çoğunu maddeye ulaşmakla geçirmesidir.
2.4.Ergen Kimdir?
Latince kökenli bir sözcük olan ergen; büyümek, olgunlaşmak manasına gelmektedir. Sözcük, bir durumdan ziyade bir süreçten bahsetmektedir. Günümüzde, insanlarda gözle görülebilen hızlı bir şekilde sürekli olarak gelişim dönemi olarak bahsedilmektedir. Ergenlik evresi, psikolojik, bilişsel, zihinsel, biyolojik ve sosyallik açısından belli bir gelişim ve olgunlaşmanın olduğu, çocukluk yaştan yetişkin yaşa kadar devam eden bir süreçtir.
3.ERGENLİK DÖNEMİ
Çocukluk ile erişkinlik arasında oluşan bir dönemdir. Bedensel, bilişsel ve psikolojik sağlığın, çevre ile oluşturulan iletişimin uyumlu bir şekilde olması gerekirken ergenlik dönemine ait bazı gelişimle ilgili sorunların gündeme gelmemesi engellenemez bir durumdur. Ergenlik çoğu yerlerde ortalama aynı yaş grubunda olmasına karşın erişkinler arasında bu durumun kabullenişi bireyin karşılaştığı sorunların kültürel olduğu düşünülerek toplumdan topluma farklılık göstermesidir.
Ergenlik, büyümenin hızlı olması, cinsellik dürtüsünün artışı, kimlik arayışının henüz sonuçlanmamış olması, çevresinde kendisine henüz yer edinememesi, ailesine karşı bağ kurması gibi sebepler ile problemlerle ağırlıklı bir evredir. Bu dönemde erken çocukluk ile baş etmeleri gibi kaygılarda bulunabilir. Bunların yanında bağımsızlık isteği, ebeveynlerinden ayrılmaya uğraşmasının yanında aileye bağımlılığının tesirindedir. Bu uğraşlarının şiddeti, özellikle bundan önceki evreleri sağlıklı bir şekilde atlatıp atlatmamış olmasına, fizyolojik yapısına ve çevresinin tutumlarına göre farklılık gösterebilme eğilimi vardır.
Ergenler ortalamaya göre kızların erkeklere göre iki yıl fark ile önce olgunlaşma göstermesi sebebiyle, ergenlik evresinde ki yaş limitinde, kız ve erkek arasında belirgin bir değişiklik görülmektedir. Ergenlik dönemi; kişinin erişkin yaşamına göre imtiyazların kendisine sunulmadığını fark ettiği an başlar ve yetişkinliklerinin çevresinden kendisine sunulmasıyla son bulan bir gelişim evresidir.
3.1.Ergenlik Döneminin Aşamaları
Erken ergenlik, geçiş dönemi ve asıl ergenlik olarak üçe ayırabiliriz.
Erken ergenlik, hemen hemen iki yıl süren dürtülerin baskın olduğu dönemdir. Fiziksel gelişim hızlı olarak ilerlemesinin yanı sıra yaşanan değişimin bireyin kontrolünün dışında olmasından dolayı birey, kontrolünü kaybetme kaygısı içine düşebilir. Kız ve erkek hem cinsleriyle arkadaşlık ilişkileri içinde bulunur ve anne baba otoritesine karşı gelme ile karşılaşılır.
Geçiş dönemi, erken ergenliğin devamında ki iki yıllık zamandır. Bu dönemde benlik arayışı mümkündür. Aileyi benimseyen durumundan zaman içerisinde kaçınır ve ailesi dışındaki çevreye ilgi duymaya başlar. Ergenler çevreye karşı yönelim gösterir. Bireyler karşı cinsleriyle duygusal ilişkilere yönelmeye başlar ve cinsellik duygusu baskın olarak yaşanır.
Asıl ergenlik dönemi, önceki dönemlere kıyasla iki ya da üç yıl gibi bir süreç içerisinde oluşur. Birey genç olarak tanımlanmayla ve yaşamı önceki dönemlere göre oturmasıyla son ergenlik son bulmaktadır. Bu dönemde duyguları daha kuvvetlidir. Karşı cinsle olan ilişkileri daha da öncelikli olur. Somut düşüncenin üstüne soyut bir zihinsel boyut kazanılır.
4.ERGENLERİN MADDE KULLANIMI VE MADDE BAĞIMLILIĞI
Madde kullanımı günümüzün çok önemli ve geniş olarak toplumsal bir problemidir. Her geçen zaman diliminde kullanan birey sayısı ve bu duruma bağlı olarak bireylerde suç işleme olasılığı artış göstermektedir. Çocukluk döneminde veya ergenlik döneminde bulunduğu çağda belli sorunlarla karşı karşıya kalan kişilerin, zararlı maddelere ilgi duyma olasılığının da ayrıca yüksek olması asıl sorun teşkil etmektedir.
Maddeleri kötü olarak kullanmanın temelindeki olgu maddenin kullanımına bağlı tekrarlayan ve ciddi olumsuzluklara rağmen olağan uyumu sarsıcı bir şekilde zararlı madde kullanımının var olmasıdır. Bu kötü olarak belirtilen şekilde kullanımın dozunun karşılanması için, kullanılacak olan maddenin kendisiyle alakalı sıkıntı aynı belirli dönemlerle tekrarlayan biçimlerde ortaya çıkmış ya da süreğen olmalıdır. Madde bağımlılığı ölçülerinden başka maddeyi kötü amaçla kullanımı kriterleri, yoksunluk içermez, sadece zarar verici sonuçlara göre tekrarlayan bir kullanım mevcuttur.
Madde kullanımı öncelikle bireyin kendi iradesiyle ve içgüdüleriyle beliren bir durum olsa da madde kullanımının yinelenmesiyle yoksunluğun baskıcı işaretlerini aza indirgemek için kullanılan maddeyi arama ve bulunan maddeyi vücuda alma durumu üzerindeki denge gittikçe hissizleşmesi sonucu madde kullanımı kompulsif davranış olabilmektedir.
Bazı bireyler zararlı maddeyi tek ve bir sefer kullansa da bağımlılık yaratabilmektedir. Bunun sebebi, birtakım maddelerin diğer maddelere oranla daha etkili bağımlılık altına alma gizil gücü vardır. Başka sebebiyse, başka bireylerin daha çok içgüdüsel veya biyolojik olarak işlevsel olmayan bir mekanizmaya sahiptir. Böyle bir vaziyetin madde kullanımına ve bunun kötü olarak kullanımına meyillenme görüldüğü ve kompulsif bozukluğu etkilediği düşünülmektedir.
Ergenlik çağında, bireyde hızlı gelişimsel artış, ergen bireylerin farklılıklar keşfetme davranışlarının çoğalmasına sebep olur. Fakat dürtünün kontrol edilebilirliği geç tamamlanmasından dolayı ergenlik çağında madde kullanımına ilgi belirir.
Ergenlik çağındaki bireylerin kullandığı maddeler, bazı gelişim aşamasında olan bölgelerin kalıcı olarak gelişimini engelleme potansiyeline girme durumu mevcuttur. Böylece madde arayışı artış gösterir. Bu artış sonucu bireylerde alkol kullanımına ve sürekli madde kullanımına yönelerek bireyde zararlara sebep olmaktadır.
Teknolojinin gelişim göstermesinin aksine madde bağımlılığı tedavi ya da bu durumu engelleyici pek çok kesin çözüm oluşturabilecek bir yöntem bulunamamaktadır. Ama tedavi teknikleri günden güne değişiklik göstermektedir. Bu durum olumlu bir sonuç oluşturmaktadır. Çünkü her değişim yeni olanaklar karşımıza çıkartmaktadır. Bu durumlara karşın yapılan birçok bilimsel araştırmalara göre önleyici sağlık hizmetleri ve sosyal hizmetleri çerçevesinde ergenlerin bu duruma karşın önleyici olanaklar sağlamaktadır.
Madde kullanımı ve bununla birlikte yaşanılabilecek olası sorunlar da artmaktadır. Bu durum dünya genelinde aynı sistemdedir. Ve gelişmiş ülkelerde yapılan incelemeler sonucunda da önleyici ve engelleyici çalışmalara yer verilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Yapılan bilimsel araştırmalar ve incelemeler çerçevesinde, madde kullanımını engellemek ve bu durumun ciddiyetini farkına vardırmak için toplumsal eğitim çalışmaları yürütülmelidir. Ve yasal açıdan bu konu hakkında caydırıcı cezalara yer verilmelidir.
Madde bağımlılığının tedavisi için rehabilitasyon merkezlerinin iyileştirilmesi gerekmektedir. Var olan birçok rehabilitasyon merkezlerinde eksiklikler ve ihmaller olduğu görülmekte ve bu durumu iyileştirme yönünde adımlar atılmalıdır.
Madde kullanan kişiler çevreleri tarafından suçluymuş gibi bakış açısının yerine tedaviye ihtiyacı olan hasta gibi bakılmalıdır. Ve tedavi sürecinde olan kişilerden maliyet açısından ücret alınmamalı devlet desteğiyle topluma kazandırılmalıdır.
Zararlı madde kullanımı ya da madde bağımlılığı özellikle ergen bireylerde sonucu pek olumlu olmayan sürece girmemesi için; ailenin, arkadaşların yani bütün çevrenin bu durumu önemsemesi gerekmektedir. Bu durumla ilgili toplumsal çevrede devamlı olarak bilinçli kişiler yetiştirmek için ön yargıları giderme çalışmaları yapılmalıdır. Özellikle tv, internet, sosyal medya gibi güncel, popüler imkânlar kullanılarak bu durumla ilgili aktiviteler sürdürülmelidir. Madde bağımlılığı çocuk, ergen, yetişkin ayırmaksızın tüm bireylerde tedavi ihtiyacı olan bir tür hastalık olarak görülmelidir.
Madde bağımlılığını sağlıklı bir şekilde atlatmak mümkündür. Fakat bu uzun bir süreç olduğundan dolayı bağımlılık sahibi birey ve çevrenin sabır göstermesi gerekmektedir.
Zeynep Fidan
Psikolojik Danışman ve Rehberlik
KAYNAKÇA
Aksoy, K. (2006). Lise Öğrencilerinin Bağımlılık Yapan Maddelere İlişkin Tutumları ve Bu Tutumlara Etki Ede Değişkenlerin İncelenmesi. Yayımlanmış Bilim Uzmanlığı Tezi. Malatya: İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Balcı, G. (2011). Madde Kullanım Bozukluğu Olan Ergenlerde Çocukluk Çağı Travmalarının Bağlanma ile İlişkisi. Yayımlanmış Tıpta Uzmanlık Tezi. İstanbul: Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi 11. Psikiyatri Birimi.
Bircan, S. (2011). Madde Bağımlısı Olan Ve Olmayan Ergenlerin Benlik Saygıları, Algıladıkları Ebeveyn Kabul Reddi Ve Çocuk Yetiştirme Stillerinin Karşılaştırılması. Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Kara Harp Okulu, Savunma Bilimleri Enstitüsü.
Bozbey, S. (2015). Madde Kötüye Kullanımı Veya Madde Bağımlılığı Tanısı Alan Çocuk ve Ergenlere Eşlik Eden Psikiyatrik Bozuklukların İncelenmesi. Yayımlanmış Tıpta Uzmanlık Tezi. İstanbul: Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Kliniği.
Gürçay, E. (2008). Ergenlerde Madde Bağımlılığı İle Yakınlarından Ayrılma Sorunları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Karataşoğlu, S. (2009). Yerel Sosyal Politikalar Çerçevesinde Madde Bağımlısı Gençlerin Sosyal Rehabilitasyonu. Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi. Sakarya: Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Kasap, H. (2015). 15-17 Yaş Grubu Ergenlerde Sosyal Destek, Okul Başarısı ve Aile Yapısının Madde Bağımlılığına Karşı Koruyucu Etkisi. Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Üsküdar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Kaya, Z. (2011). Madde Kullanan ve Kullanmayan Ergenlerin Kişilik Özellikleri ve Benlik Saygısı Açısından Karşılaştırılması. Yayımlanmış Doktora Tezi. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Kurupınar, A. (2012). Ortaöğretim Öğrencilerinde Görülen Madde Bağımlılığı Alışkanlığı ve Yaygınlığı. Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü.